Bölüm Doktorlarımız

yüksel sezener

Op. Dr. Yüksel SEZENER

ayşe seher kaya

Ayşe Seher KAYA

Özel Megapol Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ekibi olarak kadınların en özel yolculuğu olan gebelik sürecinden doğuma, kadın hastalıkları ameliyatlarından menopoza kadar tüm adımlarında yanlarındayız.

Kadın Sağlığı ve Hastalıkları
Kadına Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, hastalıkların tanı ve tedavisinde modern tıp teknolojilerini kullanılarak, uzman ve deneyimli bir ekip tarafından hizmet vermektedir. Ekip, multidisipliner bir anlayışla özellikli tedavi yöntemlerini kullanmaktadır. Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, gebelik takipleri ve gebe eğitim programları, kadın genital sistem taramaları, riskli gebelik takipleri, kısırlık araştırma programları, menopoz izlem programları ile hizmet vermektedir.

Gebelik ve Doğum, Anne & Bebek Sağlığı Merkezi
Gebelik ve doğum süreci, Kadın Hastalıkları ve Doğum Hekimleri tarafından hafta hafta değerlendirilmekte, bebek gelişimine yönelik her aşamada aile bilgilendirilmektedir. Ekip, Gebelik takiplerini son teknoloji 4D Ultrasonografik görüntüleme ile yapmakta, normal doğumu bilimsel veriler doğrultusunda desteklemektedir. Kadın Hastalıkları & Doğum Hekimleri, ekipte yer alan ebe ve hemşireler 7/24 çalışma sistemine göre hizmet vermektedir.

Gebelik:
Kadın doğum doktorlarımızın bunlarla sınırlı olmamakla birlikte tecrübelerinin bulunduğu alanlardan bazıları;
-Erken doğum veya membran rüptürü
-Gestasyonel diyabet
-Gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi)
-Fetal malprezentasyon
-Intrauterin gelişme geriliği (gebelik sırasında bebeğin gelişme problemi)
-Oligohidramniyoz, polihidramniyoz (az veya fazla amniyotik sıvı)
-İleri annelik yaşı (35 yaş ve üstü)
-Grand Multipar (beşten fazla gebelik)

Jinekolojik Onkoloji (Jinekolojik Kanserler)
Kadın üreme organları yumurtalıklar, rahim, döllenmiş olan yumurtayı taşımaya yarayan tüpler, vajen ve vajen girişini sınırlayan vulvadır. Kadın üreme organlarında görülen kanserler, jinekolojik kanserler olarak adlandırılmaktadır. Jinekolojik kanserler içerisinde en sık rastlanılanları, rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanserleridir. Rahim ağzı, rahimin vajene açılan kısmını oluşturur. Rahim ağzının hücresel dokusu rahiminkinden farklıdır. Bu nedenle gelişen kanserler, rahim kanserlerinden farklı bir gelişim ve yayılma özelliğine sahiptirler.

Ürojinekoloji-Genital Organ Sarkmaları
Üriner inkontinans ve üreme organları ile ilgili bozuklukların tanı ve tedavileri gerçekleştirilmektedir.

Perinatoloji
Perinatoloji uzmanlık alanı, gebelik ve doğum bilimi gebe kadınların ve bebeklerinin sağlığını düzeltmek, fetal anomalilerin erken teşhisi, kromozomal anomalilerin taranması, düşüklerin ve ölü doğumların önlenmesi, erken doğumun önceden anlaşılması, çoğul gebeliklerde oluşabilecek problemlerin teşhisi ve gebeliklerin takibini yönetebilmek için çok önemlidir.

Gebelikte Down Sendromu Taraması

 

Down sendromu, insan vücudunda bulunan 21 numaralı kromozomun iki yerine üç tane olmasından kaynaklanan bir durum olup, çeşitli zihinsel bedensel sorunlarla birlikte olabildiğinden, tıbbi düşük yaptırılma izni ailelere verilmiştir. Doğumda Down sendromlu çocuk görme riskimiz, yaklaşık 700 de 1 dir. 35 yaş üstünde riski artsa da genç hastalarda da görülmektedir. Önceki gebeliklerin Down sendromlu olmamaış olması, mevcut gebelikte de olmayacağı anlamına asla gelmez.

 

Bunun dışında da kromozomal bazı hastalıklar bulunsa da, yaşamla bağdaşmayanların gebelikte araştırılması pratik yarar sağlamayabilir.

Bazı genetik yapıyla ilgili hastalıklar da gebelikte taranabilmektedir. Bu ara gündemde olan SMA da bunlardan birisi olup, görülme sıklığı 6000 de bir olarak bildirilmiştir. SMA örneğinde olduğu gibi, bazı genetik hastalıklar evlilik öncesi de taranabilmektedir. Down sendromu için gebelik öncesi tarama yapılmaz. Çünkü vakaların çoğu, o gebeliğin oluşumu sırasında anne – babadan bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Az sayıda olan translokasyon durumu konumuz dışındadır.

Down sendromu ve diğer kromozomal hastalıkların gebelikte tanınması için en kesin yol AMNİYOSENTEZ veya Koryon Villus Biyopsisidir.

Amniyosentez, iğne ile anne karnındaki bebeğin içinde yaşadığı keseye girilerek su alınması, Koryon Villus alınması ise, yine iğne ile girilerek, plasenta parçacıklarının alınması yöntemidir. Amniyosentez ve koryon villus biyopsilerinde sağlıklı bebeğin kaybı yaklaşık 250 ila 500 de 1 görülmektedir. Down sendromu ve diğer kromozomal hastalıkların tanısını “kesin” olarak öğrenmek isteyenlerin yaptırması gereken  testler bunlardır.

Fetal DNA’nın anne kanında araştırılması yöntemi de Down sendromu araştırılmasının bir başka yoludur.  Burada kan anneden alındığı için, bebeğe olumsuz bir etkisi olmamaktadır. Fetal DNA yönteminin başarısı da %98’dir. Yani Down sendromlu bebeği bulma başarısı % 98 olarak saptanmış olup, yanılma nadirdir. Ancak yine de, düşük yapmak için bu yöntemin kesin tanı anlamına gelmediğini hatırlamakta fayda vardır.

Bunların dışında ikili test, USG ile ikilinin birleşik testi, üçlü test, dörtlü testler de Down sendromunu araştırmak için kullanılabilir.  Bu testlerde Down sendromlu gebeliği saptama oranı %60-80 arasında değişmektedir. Bunun anlamı, 100 Down sendromlu bebekten 20-40’ı tanınamamaktadır. Öte yandan, bu ikili, üçlü, dörtlü testlerde verilen sayısal ihtimaller de göstermektedir ki, testlerde sadece riskin derecesi bildirilir. Yoksa, bunlar da tanı koydurucu testler değildir.

DOWN SENDROMU (MONGOLİZM) NEDİR? 

Normal kişilerin hücrelerinde 46 kromozom vardır. Bunların yarısı babadan, diğer yarısı anneden gelir. Kromozomlar vücudun gelişme ve büyümesini kontrol eder, organların şekil ve görevlerinin belirlenmesinde temel etkilidir. Down sendromlularda 46 kromozomun dışında fazla olarak bir adet daha kromozom vardır. Bu fazlalık kromozom, zeka gerilikleri ile birliktedir. Kalp defektleri veya başka bazı anormalliklere de yol açabilir. Yaklaşık 700 doğumdan birisi Down sendromlu doğar. Hemen hemen daima Down sendromlu kişiler hayat boyu daha fazla dikkate gereksinim duyarlar, eğitimle bazılarının özel işlerde çalışması mümkün olabilir. Üçlü tarama testi Down sendromlu bebek taşıma ihtimali diğerlerinden daha yüksek olan kadınların belirlenmesine yardımcı olabilir.

Öncelikle bu bir tarama testi olduğu için, yüksek riskli test sonucu, asla kesin olarak bebeğin yukarda sayılan bozukluklara sahip olduğunu göstermez. 2’li 3 lü testte yüksek riskli sonuç  ileri ultrasonografik inceleme, amniyosentez, koryon villus biyopsisi gibi ileri tetkikler gerektirir.

ÜÇLÜ TEST SONUCUM NORMAL İSE BEBEĞİMİN SAĞLIĞI KONUSUNDA HERŞEYİN YOLUNDA GİTTİĞİNDEN EMİN OLABİLİR MİYİM?

Hayır. İkili – Üçlü testlerde, iyi sonuç kötü sonuç diye bir şey artık kabul edilmemektedir. Bu testlerin verdiği ihtimal oranına göre, sadece tanı koyduran testleri yaptırma yaptırmama kararı vermenize yardımcı olur.  Bebeğin kesin hasta olacağını da, sağlıklı olacağını da garanti edemez. Bu sadece bir tarama testidir.

Genellikle, amniyosentez, 14-16. Gebelik haftalarında, Koryon villus biyopsileri 11, haftadan sonra, Fetal DNA testleri 12-16, haftalar arasında, 2 li test 11-14 hafta arasında, 3-lü 4’lü testler 14-20. Haftalar arasında yapılır.

Unutmayınız, İkili – üçlü – dörtlü testler  tarama testidir. Bunlar zeka testi de değildir. Bunun anlamı, test sonucu pozitif olan kadınların yüksek riskli gebelik olarak değerlendirileceği ve daha ileri araştırmaların yapılacağıdır. Bu testlerde riskin az çıkmış olması da bebeğin sağlıklı olduğunun garantisi değildir.

Tanı koyduran testler yukarıda belirttiğimiz, amniyosentez veya koryon villus biyopsisidir. Kesine yakın bir sonuç da Fetal DNA testleri ile alınabilmektedir.

AMNİYOSENTEZ, SAĞLIKLI BEBEĞİN 500 DE 1 OLASILIKLA DÜŞMESİNE YOL AÇABİLİR. Bu yüzden çoğu aile, bundan önce Fetal DNA testini tercih eder.

Hastalar sıklıkla sormaktadırlar: Siz olsaydınız ne yapardınız diye. Herkes kendi kararını kendisi vermeli, SİZ KARARINIZI KENDİNİZ VERMELİ, SONUÇLARINA KENDİNİZ KATLANMALISINIZ. 

Aşağıdaki güncelleme 02.09.2015 : Perinatal Tıp Vakfı sayfasından (www.perinatal.org.tr) alınmıştır.

Fetal DNA testi

Kromozom bozuklukları için aşağıdaki seçenekler söz konusudur ve ailelerin, bu seçeneklerden kendileri için en uygun olanı seçmeleri, en doğru yaklaşım olacaktır.

*Kesin tanı düşünülüyorsa CVS ya da Amniosentez tercih edilmelidir. Bu durumda 1/500 gebelik kaybı göze alınmalıdır.

*11-14 gebelik haftasında perinatal muayene ve PAPP-A/beta-hCG kan testi ve şayet 1/2500 den büyük risk durumunda fetal DNA testi

*11-14 gebelik haftasında perinatal muayene ve fetal DNA testi

*Şayet 11-14 hafta muayene dönemi kaçırıldı ise 15-21 gebelik haftalarında perinatal muayeneve dörtlü kan testi ve şayet 1/2500 büyük risk durumunda fetal DNA testi

*15-21 gebelik haftasında perinatal muayene ve fetal DNA testi 

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Dr. Metin Ulusoy

GENİTAL SİĞİLLER (Kondiloma Auminata)

Genital siğiller, HPV (Human papilloma virusları) mikropları tarafından oluşturulan lezyonlardır. Cinsel yolla buşan hastalıkların neredeyse en sık görülenlerinden birisidir. Cinsel aktif nüfusta belirgin olarak görülme sıklığı % 1’dir.

HPV mikropları, genital siğil ile verdikleri rahatsızlık dışında, rahim ağzı kanserine de yol açabildikleri için, ayrı bir öneme de sahiptir.

120 den fazla tipi olan HPV’nin, yaklaşık 40 tipi genital bölgede enfeksiyon yapabilmektedir. Özellikle 16 ve 18 numaralı tipler, rahim ağzı kanseri için özellikle yüksek risklidir. Diğer tip HPV tipleri de, rahim ağzı kanseri ile ilişkisine göre orta veya düşük riskli gruplar olarak bilinir. Go to:

External genital warts, also known as condylomata acuminata, are extremely common, with between 500,000 to one million new cases diagnosed each year in the United States alone. To date, more than 120 distinct subtypes of human papillomavirus have been identified. Human papillomavirus types 6 and 11 rarely give rise to cervical cancers, but are responsible for 90 percent of the cases of genital warts. The current treatment options are largely centered upon removal of the warts rather than elimination of the underlying viral infection. A wide range of therapies are presently in use, which are highly variable and can differ dramatically with respect to cost, side-effect profiles, dosing schedules, duration of treatment, and overall effectiveness. As of yet, no definitive therapy has emerged as the ideal standard of care in the treatment of genital warts, and therapy selection generally occurs in a patient-specific manner.

HPV’nin 6 ve 11 numaralı tipleri, genital siğillerin yüzde doksanından sorumludur. Bu tiplerin rahim ağzı kanseri ile ilişkisi zayıftır. Ancak, herhangi bir tip HPV  ile bulaşmış kişilerde, fazla sayıda tiple aynı anda bulaş olmuş olma ihtimali de yüksek olduğundan, özellikle rahim ağzı kanseri açısından da araştırmalar ihmal edilmemelidir.

Bir kadının yaşamı boyunca bu mikropla bulaşa maruz kalma oranı yaklaşık yüzde 50’dir. Olguların yaklaşık yarısında virus, 15-24 yaşları arasında alınmaktadır. HPV oldukça bulaşıcıdır, oral-anal-genital her türlü cinsel aktivite ile bulaşabilmektedir.

HPV pozitif bir kişiyle yaşanacak cinsel aktivitede bir kadının HPV alma ve kondilom (siğil) geliştirme şansı yaklaşık %75 olarak bildirilmiştir. Sigara, prezervatif kulanmama, bağışıklık sistemi hastalıklarının varlığı, bulaşmayı kolaylaştırmaktadır.

HPV’nin anneden bebeğe geçişi çok çok nadir bildirilmiştir.

Virus alındıktan sonra ortalama ortaya siğil çıkma zamanı 2-3 aydır. 3 hafta ile 8 ay arasında değişmektedir. HPV’nin kanser yapan tiplerinde ise çok daha uzundur. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı taramalarında 30 yaş üstünde HPV’li smear testi bakma yöntemi uygulanmaktadır. HPV mikrobu, yerleştiği hücrelerde, çok uzun süre-hayat boyu belirgin bir siği belirtisi vermeden de uykuda-saklı kalabilir, herhangi bir zamanda canlanabilir.  HPV’nin gizli kalma, sadece özel yöntemlerle araştırılırsa bulunabilme oranı yaklaşık yüzde 40’tır.

HPV kadınlarda, genital kanal boyunca ve anüs çevresinde her hangi bir yerde görülebilir.  Erkeklerde ise, penisde, skrotumda, anüs çevresinde yerleşebilir.

Siğil vakalarının %75-90’ını oluşturan HPV tip 6 ve 11 ile, rahim ağzı kanserlerinin %70’inden sorumlu olan 16 ve 18 numaralı tiplere yönelik aşı (4’lü aşı) mevcuttur. İkili aşı ise sadece 16 ve 18 numaralı tiplere etkilidir.

Genital siğil, bir kez ortaya çıktığında, giderek büyüyebileceği gibi, 3-4 ay içinde gerileyip kaybolabilir. Ama tedavi olsa bile, ilerleyen dönemlerde tekrar ortaya çıkabilmektedir. Bu gerileme ve yeniden ortaya çıkmaların genellikle bağışıklık sistemi ile ilgili olduğu düşünülür.

Siğiller, daha ziyade nemli genital bölgelerde görülür. Nadiren ağız çevresi ve içinde de olabilmektedir. Görüntü, çok değişken, kubbe şeklinde, pürtüklü yüzeyli veya saplı görünümde olabilir. Siğiller bazen de aşırı büyük olup, doğum kanalını tıkayabilir, doğuma engel olabilir. Genital kanalda aktif lezyon varlığında sezaryen doğum da gerekebilir.

Genital siğiller, kaşıntı ve rahatsızlık hissi verebilir. Ağrı nadirdir.

Genellikle görüntüsüyle hekim tarafından teşhis edilse de, ülserli, kanayan, alttaki deri içinde kitle oluşturan, hızlı büyüyen tiplerinde, nadiren de olsa kanser hücresi barındırabileceğinden, patolojik inceleme yapılır.

Tedavi edilmemiş HPV enfeksiyonlarında (6-11-16-18)  Verrüköz Karsinoma denen, çok yavaş ilerleyen bir hastalığa yol açabilir. Ağızda, anogenital bölgede veya el-ayak yüzeylerinde de bu hastalık görülebilmektedir.

Çoğu HPV enfeksiyonu, kendiliğinden gerileyip yok olur. %10-20 kadında ise, bu gerileme görülmediğinden, bu kadınlar rahim ağzı kanseri için risk altındadır.

TEDAVİ

Tedavi ile eş zamanlı rahim ağzı kanseri araştırılması yapılıp, uygun kişilere ileri tetkik veya  HPV aşısı önerilir.

Tedavide en yaygın kullanılan metodlar: Cerrahi çıkarma, Kriyoterapi (bölgesel dondurucu ) veya elektrokoter (elektrikle bölgesel yakma) dir. Bölgesel kullanılan çeşitli ilaçlar kremler de mevcuttur. Tedavi fazlasıyla bireysel olup, hekimin muayenesi sonra belirlenmesi en uygunudur.

KORUNMA

HPV aşısı, (tercihan dörtlü aşı, ulaşılamıyorsa ikili aşı) . Ergenlik döneminden 48 yaşına kadar önerilmektedir. Bu aynı zamanda rahim ağzı kanserleri için de koruyucudur.

Prezervatifin koruyuculuğu yetersiz ve tartışmalıdır. Yine de diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı (AIDS, Frengi, Hepatit, Bel soğukluğu gibi) koruyucu olduğundan önerilmektedir.

30.08.2021

Dr.Metin Ulusoy
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Kartal/Özel Megapol Hastanesi